ORTAKÖY İÇİN |
ŞAPİNUVA TARİHİ |
|
" Efendim Güneşim'e ve Efendim Kraliçe'ye
Söyle: Köleniz rahip şöyle der; 'Efendim Güneşim'in ve Efendim
Kraliçe'nin huzurunda her şey iyi olsun ve Efendim Güneşim'i ve
Kraliçe'yi tanrılar hayatta tutsunlar.Efendim Güneşim'e ve Kraliçe'ye
sağlık, sıhhat, kudret, yaşam, kuvvet versinler ve onları korusunlar
."
|
Başlangıç kısmını verdiğimiz bu Ortaköy
mektubundan da anlaşılacağı gibi, Ortaköy arşivlerinde yer alan
Büyük Kral ve Kraliçe'ye gönderilmiş olan mektuplar,Şapinuva'da
bir kral çiftinin hüküm sürdüğünü göstermektedir. Büyük
Kral, Başkent Şapinuva'dan Hitit devletini yönetirken, yanında
kraliçenin de yer
aldığı ve bu kraliçenin de kendi yetki ve görevlerini Hitit
devlet sistemi gereğince yerine getirdiği anlaşılmaktadır. |
Keçi Başlı Kap /Basin |
|
|
Ortaköy antik kentinin bulunması, büyük bir
merakın, hayallerin, ümitlerin gerçekleşmesidir.Çağının en büyük
devletlerinden birinin anayurdunda Boğazköy dışındaki
bilinmezler oldukça fazladır.Cevap arayan pek çok soru vardır.
Bunlar içerisinde, Hitit ülkesinin yol ağı nasıldır; yollar
üzerindeki güvenlik, konaklama nasıldır; ekonomik sistem nasıl
işlemektedir gibi yüzlerce soru bulunmaktadır. Eldeki yazılı
kaynaklar Hitit uygarlığı hakkında pek çok bilgi edinmemizi
sağlasa da öğrendiklerimiz, bulunmuş arşiv büyüklüğü ile
kıyaslanırsa oldukça azdır; Hitit arşivlerinde birbirine benzer
aynı konuda tekrar metinlere oldukça fazla sayıda
rastlanmaktadır; o halde hedefimiz daha çok ve çeşitli arşivlere
ulaşmak olmalıdır. Bu sayede bu büyük medeniyeti öğrenmekte,
anlamakta başarılı olabiliriz. Bu konuda önümüzde en önemli iki
nokta vardır. Bunlardan İlki yeni Hitit şehirlerinin gün yüzüne
çıkarılması, ikincisi ise keşfedilen bu şehirlerde yeni
arşivlere ulaşılmasıdır. Ortaköy Hitit kenti işte böyle bir
düşünce sonucunda bir Arkeolog ve Hititolog çiftin beraber
hazırladıkları proje ile çıkılan yolda keşfedilen bir dizi Hİtİt
yerleşimlerinden biridir ve kabul etmek gerekir ki belki de en
çarpıcı netice verenidir. Onların bir Hitit şehri bulma
hayalleri gerçekleşecek, bu büyük şehir bulunarak bilim
dünyasına kazandırılacaktır. Ortaköy antik şehri: ya da Hitit
çağındaki adı ile"Şapinuva". Ortaköy Hitit şehri, oldukça büyük
bir şehirdir |
|
|
Mühür-Cachet coercion |
Üzerinde bulunduğu platonun her
yerini kapla- dığı gibi platoyu çevreleyen tepeler üzerine de
yayılmış tır. Hititler bu bölgeye geldiklerinde mevcut
köylere yerleşmemişler, platonun üzerindeki araziyi teraslayıp
düzelterek bu büyük şehri kurmuşlardır. Şehir, boyutlarıyla
çağının en geniş ölçekli şehirlerinden biri olarak karşımıza
çıkmaktadır.Etrafı yüksek tepelerle çevrili bir çöküntü
vadisindeki teraslar üzerinde kurulmuş bu çok büyük şehrin kıt
su imkanla- rına ve bu ölçekteki bir şehri besleyecek tarım
topraklarının azlığına rağmen - çağının bir metropolü olarak
karşımıza çıkması nasıl olmuştur. |
|
|
Yirminci yüzyılın başlarında başlayan
Hitit araştırmalarında bize çok önemli bilgiler sağlayan
Boğazköy'den elde edilen arşivler, Şapinuva hakkında genel
bilgiler dışında, çok geniş bilgiler vermemektedir. Bu yüzden
de, Hurri kültüne yakm Hurri dinsel imajlarına sahip bu şehir
Boğazköy-Hattuşa'nm uzak güneydoğusuna yerleştirilmeye
çalışılmıştır. Ortaköy-Şapinuva'nın
tarafımızdan yapılan identifikasyonu ise Anadolu'nun tarihi
coğrafyasına yeni boyutlar getirmiştir. Bu bakımdan, yazılı
belgelerde Şapinuva ile aynı coğrafi konumda bulunan birçok isim
(Hanziva, Şahumişa, Dahaş-da, Kammama, Hutpa, Tata, Şapantalliya,
Malazziya, Şup-piluliya, Şulupaşşi vb. gibi şehirler) de, bundan
sonra Anadolu'nun kuzeydoğusunda aranacaktır.Kabul etmek gerekir
ki Hitit dünyasındak en önemli sosyal olgu dindir. Devlet
teokratik bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla dini öneme sahip
şehirler her zaman en Önemli olmuşlardır.Ortaköy belgelerinde,
dini bir metin fragma-nmdaki İfadeden Şapinuva'mn iki fırtına
tanrısı olduğunu öğreniyoruz. Neden Şapinuva'mn iki fırtına
tanrısı vardır? İki fırtına tanrısının varlığı Huni/Hitit
dünyasının bu şehirde beraberliği olabilir mi? Buna benzer bütün
soruların cevaplarının zaman içinde kazılardan elde edilecek
sonuçlar ile çözüleceği açıktır.Ancak açık olan bir diğer bir
gerçek, bu iki fırtına tanrısı dışında, Şapinuva'mn dinsel
öneminin her yönüyle öne çıkmasıdır. Hazalmuna, Lapaşunuva,
Marşıma, Şarva, Tahanzi gibi tanrısal dağlar Şapınuva'ya aittir
ve ülkenin her yanında bu kutsal dağlar için kurbanlar
sunulmaktadır.Bilindiği gibi, antlaşmalar, akitler gibi
karşılıklı taahhüt içeren işler, yemin tanrılarının şahitliğinde
yapılmaktadır |
|
|
Taraflardan birisi eğer sözünü yerine
getirmez ise, yemin tanrıları onu yok edeceklerdir. Boğazköy
belgelerinde Şapinuva şehrinin
fırtına tanrısı, yemin tanrıları listelerinde Önemli bir yere
sahiptir. Şapinuva'nm dinsel önemini daha bir çok örnekle
pekiştirmek mümkündür.
Şapinuva tanrıları yanında daha bir çok şehrin tanrısına burada
kurban töreni yapılmaktadır ve bu da bize Şapinuva'nın
kutsallığının boyutlarım vermektedir. Hitit dini törenlerinin en
önemlilerinden biri armma ile ilgili olanlardır. Bunlar Hurri
kökenli olup İtkalzi veîtgahi ritüelleri adı ile anılırlar. |
Üzerinde Çivi Yazısı ile "Büyük Kral
Yazılı mızrak |
|
|
Temizlenmek, arınmak için yapılan törenler
olup, Hitit metinleri külliyatı içerisinde çok eski bir
geleneği temsil ederler. Bu arınma tabletleri çeşitli kopyalarla
günümüze kadar gelmişlerdir. Bu tabletlerde belirtilen ritüeller
din adamları denetiminde yapılıyor ve böylece arınılıyordu.
Burada bizi esas ilgilendiren husus, itkalzi ritüel
tabletlerindeki ifadedir. Bu ritüeller sırasında kullanılacak ve
temizlemeyi sağlayacak malzeme sayıldıktan sonra ritüel
töreninin Zithara şehrinde yerine getirildiği ve tabletlerin
asıllarının Şapinuva'dan getirildiği belirtilmektedir. Buradan
da anlaşılacağı gibi, bu çok önemli olan rimellerin Şapi-nuva
kökenli olduğu gerçeğidir. Yukarıda kısaca belirttiğimiz
örneklerden bu şehrin Hitit dini dünyasında ne derece önemli b
ir yere sahip olduğu açıktır ve bu Şapinuva'yı böyle büyük bir
kent yapan nedenlerin birincisidir. Şapinuva şehrinin dinsel
anlamdaki önemi imparatorluğun sonuna kadar devam edecektir. IV.
Tuthaliya döneminde, gerek Şapinuva tanrılarının yemin tanrıları
olarak yaşatılması gerekse ritüel törenlerde kurban sunulmasına
devam edilmesi bunu ispatlamakta- dır.Bu şehrin diğer bir
özelliği tahkimli bir şehir oluşudur. Bu özellikte olan şehirler
yalnızca sur duvarları ile değil, uygun coğrafi imkanları ve bu
imkanları iyi kullanmaları ile bir askeri güç merkezi
oluşlarıyla bu sınıfa girebilirler. Boğazköy metinlerinden de
Şapinuva'nm tahkimati
bir şehir olduğunu anlamaktayız.II. Murşili'ye ait bir metinde (M.Ö.13.y.y.)
Kral: "İlkbahar olduğunda Hattuşa'dan dışarı gittim ve AN.TAH.ŞUMSAR
bitkisini tanrıların huzuruna koydum. Şapinuva'dakİ birlikleri
teftiş ettim ve orduma öncülük ettim" demektedir |
|
|
Balta/axe |
Bu anlatım bize bu şehrin düzenli
askeri birliklerin konakladığı askeri bir üs olduğu
fikrini vermektedir.Arkeolojik verilerin ışığında Şapinuva'yı ve
yakın çevresini ele aldığımızda burada askeri düzenlemelerin
çağının çok ötesinde olduğunu görmekteyiz. Öncelikle şunu
belirtmek gerekir; Şapinuva jeopolitik konumu ve uygun iklimi
ile çok avantajlıdır. Kuzeyinde boydan boya uzanan Karadağ
silsilesi, yüzeyi sık ormanlarla kaplı dik bir duvar gibi
uzanmaktadır. Güneyinde ise Alan dağları, yüksek, dik bir diğer
dağ silsilesidir. Dolayısıyla, Şapinuva bu iki dağ sırasının
arasında, Çekerek nehrine hafif meyille inen bir plato
üzerindedir. Şehir, yüksek dağların arasında, doğu yönü içinde
çekerek nehrinin aktığı dar bir koridor halinde Yeşilırmak/Kelkit
vadisine doğru uzanmaktadır. |
|
|
Batı yönü ise, 5-10 km.lik bir boğaz olarak
uzanıp, Alaca ovasına açılmaktadır.Görüldüğü gibi, doğu koridoru
emniyete alınabilirse bu şehir tam tarifine uygun tahkimli bir
şehir, hatta bir tahkimli bölge olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şehir çok korunaklı bir yere kurulmuştur. Şehrin yaygınlığına
bakarak kalabalık bir nüfusa sahip olduğunu düşünmemiz gerekir.
Doğuya doğru uzanan koridor üzerinde bir çok müstahkem mevkii ve
ileri karakollar bulunmaktadır. Böylece 15-20 km ileriye uzanan
bir emniyet şeridi oluşturulmuştur. Geride şehrin bulunduğu
plato ve sırtını dayadığı tepeler üzerinde ise güçlü bir askeri
varlık gözlenmektedir.Ayrıca, Orta Anadolu'nun sert iklim
koşulları yanında burada mikro klima özellik gösteren bir iklim
mevcuttur. Dolayısıyla şehrin doğuya doğru önünden uzanan bölge
yumuşak kış şartlan ile iyi bir kışlaktır. II. Murşili devrine
ait bir metindeki fal sorusunda;"Majesteleri Şapinuva'da
geceliyecektîr. Ordu ise Hanziva'da" denilmektedir. Ordu için
su, yatacak ve yiyecek imkanları olan bu yer, herhalde
Şapinuva'dan çok uzak bir yer olmamalıdır.Şapinuva'dan doğuya
doğru uzanan, içinde Türkiye'nin en verimli iki üç ovasının da
yer aldığı koridor görünüşündeki topraklar Yeşilırmak/Kelkit
vadisidir. Bu vadi, Karadeniz dağlarının güneyinde ve bu dağlara
paralel bir doğu-batı koridorunun oluşumuna imkan tanımaktadır.
Kabul
etmek gerekir ki, burası Anadolu'nun en rahat ticaret
yollarından biridir ve günümüzde de kullanılmaktadır. 93 harbi
diye anılan 1878 Osmanlı-Rus Savaşından kaçan
Kafkas-Erzurum-Kars muhacirlerinin de Anadolu içlerine
sığınırken kullandıkları bu yol Şapinuva önünden geçmekte, Orta
Anadolu'ya uzanmaktadır. Yüz yıllarca bu ticaret yolunun
sağladığı imkanlarla nemalanan Şapinuva kenti büyümüş ve
zenginleşmiş ve ayrıca doğudan Hurri bölgesiyle de yakın ilişki
kurma kolaylığını kazanmış olmalıdır.Hititler kaderlerini
tanrıların yönettiğini ve yaşamları süresince başlarına gelen
tüm İyi ve körü olayların, hastalığın, yenilginin onlar
tarafından verildiğini düşündüklerinden, onları hoşnut etmek bu
maksatla çeşitli kurban sunmaya, onları bayram törenleriyle,
dualarla anmaya gayret ederken, çeşitli fallarla da olaylar
karşısında tanrıların isteklerini, kızgınlıklarını, yol
göstericilikleri öğrenmeye çalışmışlardır.
Hastalıkların öğrenilmesi ve iyileşmenin sağlanması hep dinsel
yol kullanılarak olmuştur. Fal çeşitlerinden birine başvurmak
sonucunda kralın ya da kraliyet çiftinin siyasi, idari ve askeri
konularda yapacaklarını öğrenmek için fala başvurdukları
görülmektedir. Şagai (belirti/işaret) nin tespiti yoluyla
olaylar sorgulanmaya çalışılmakta saray içi ve aile içi konular
dahî bu yolla çözülmeye çalışılmaktadır. Çözüm yine dini
olacaktır. Büyüler bozulacak, temizlenme törenleri yapılarak
verilen sunularla hoşnutluk elde edilecektir. Hurrİce-Hititçe
bir Boğazköy ritüe-linde sunuda kullanılacak temiz su için
Şapinuva' daki kaynaklar işaret edilmektedir. Şapinuva'dan temin
edilecek 7 kap suyun 3 tanesi Şapinuva şehri ana kaynağından, 1
tanesi Şulupaşşi şehri ana kaynağından, 1 tanesi Şapinuva şehri,
bağdaki kaynaktan, 1 tanesi X nehrinden ve 1 tanesi de
Şapantalliya şehri nehrinden getirilmektedir. Boğazköy
arşivindeki en önemli metinlerden biri olan Halpa kökenli Teşup
ve Hepat kültünün yeniden düzenlenmesi ile ilgili belgede kültle
ilgili malzemeleri teslim edecek şehirler belirtilmekte ve bu
teslimlerden
sorumlu ilgili kentler sayılmakta ve Şapinuva saray
görevlilerine bir kentin sorumluluğu verilmektedir. Bu metinde
Şapinuva şehrindeki sarayın insanlarından bahsedilmektedir.
Ayrıca başka bir metinde yer alan bir yönetim belgesinde ki
kadınlar listesinde de Şapinuva
sarayının önemi belirtilmektedir.Şapinuva şehrinde bugüne kadar
bulunan arşiv belgelerinde fal metinlerinin çok sayıda olması
burada büyük kralın oturması sonucudur. Kraliyet yapacağı işler,
alacağı kararlar için sık sık fala başvurmakta ve fal sonucu
dikkate alınarak arınma/temizlenme, kurban sunma gibi eylemlere
geçilmektedirler. |
|
|
Mevcut Şapinuva arşivlerinde Taduhepa-Taşmişarri
kraliyet çifti bu törenlerin odak noktasını oluşturmaktadır.
Taşmişarri, III. Tuthaliya adıyla tahta çıkmıştır (M.Ö.H.y.y).
Taduhepa, daha sonra oğlu I. Şuppİluliuma döneminde de
Tavananna yani egemen kraliçe olarak devlet yönetimine
katılacaktır. Taşmİşarri/Ta-duhepa çifti temizlik rimellerini
Şapinuva'da gerçekleştirmekte olmaları çift'in burada oturmaları
ile ilgili çok önemli bir husustur. |
Testi / Jug
|
|
|
Şapinuva arşivinde ele geçen mektuplardan pek
çoğunun çeşitli şehirlerden kraliyet çiftine hitaben yazılmış
olduklarım görmekteyiz. Ortaköy mektuplarında içinde ayrıca
yalnızca büyük krala hitaben yazılan çok sayıda görevli mektubu
bulunmaktadır. Büyük Kral tarafından Şapinuva'dan yazıldığı
anlaşılan bir Masat mektubunda şöyle denilmektedir: "Bu tablet
size ulaşınca, askerleri İşhupitta'dan acele sevk ediniz ve
onlan iki gün içerisinde acele olarak
Şapinuva 'ya majestemin huzuruna getiriniz".Şapinuva ile ilgili
belki de en ilginç belge Boğazköy'de ele geçen tarihi bir
belgedir. Bu metinde, Şapinuva şehrî ve ülkesi merkezi bir anlam
taşımaktadır. Burada Şapinuva Ülkesi'ne ve Hatti Ülkesi'ne ait
olan ordular söz konusudur. Oysa metnin kopyasında sadece
Şapinuva'dan söz edilmektedir. Bu hususu
Şapinuva'nm başkentlik yapması ile açıklayabiliriz.Başkent
sözcüğü ancak modem çağda bildiğimiz, günlük hayatta
kullandığımız, standart anlamına kavuşmuştur. Tarih içinde ise
başkent; kralın ikamet ettiği hem dini hem siyasi hem idari hem
de askeri olarak iradesini kullandığı, devleti sevk ve idare
ettiği şehirdir. Hitit tarihi gibi uzun bir süreçte
başkentlik görevi bir çok kere yer değiştirmiştir. Kuşşara, Neşa,
Hattuşa, Tarhuntaşşa şehirleri gibi Şapinuva'da kralın ikameti
görevini üstlenmiş bir şehirdir. Bu yer değiştirmeler çeşitli
nedenlerle olmaktadır. Hitit tarihini incelediğimiz zaman, Gaşka
baskıları, iç karışıklıklar, salgın
hastalıklar, taht kavgaları gibi bir kısım sebepler ile bu yer
değiştirmelerin izahı mümkün olabilmektedir.Arkeolojik verilere
baktığımız zaman Şapinuva'nm başkent olarak göreve başlaması ve
bunun hazırlıkları ile birlikte önemli imar faaliyetlerine
başlandığı görülmektedir. Ortaköy belgelerinde yapılacak
inşaatlar için çevre kentlerden askerler istendiğini
okumaktayız. |
|
|
Ağılönü alanında bulunmuş biraslan
başı
şeklindeki riton parçası.Muhtemelen bir kap üzerine monte
edilmişti. |
Örneğin: "Apalla bir marangoz gönderdi. İşte
bak! 370 askeri Zallara'dan getirdi ve onları mabetlere
yerleştirdik"; aynı şekilde Hanhana'dan 600, Zithara'dan 400
askerin gönderildiğini de bu tabletlerden ögrenmekte-yiz.Şapinuva'daki
arkeolojik kazı çalışmaları bu imar faaliyetlerini onaylar
neticeler vermektedir. Örneğin: 'A' binasının inşaatına karar
verilince buradaki mütevazı Hitit Çağı yapıları yıkılmış ve bu
alanın düzenlenmesinden
sonra ana kütlesi 2500 m2 ye oturan yapının inşaatına
başlanılmıştır. |
|
|
Bu yapının 2 m. kalınlığındaki kiklopiyen
temel duvarları bugün ayaktadır. Yapıdaki mühendislik
hesaplamalarında monumental yapılarda binanın esnemesi için en
fazla 25 m. de görülmesi gereken dilitasyon dahi bulunmaktadır.
25 m. eninde ve doğu- batı yönünde 100 m. uzunluktaki yapının
temelleri hiç bozulmadan ve dağılmadan günümüze gelebilmiştir.
Üstelik bu yapının doğu kanadının tamamı 5 m. yüksekliğinde bir
dolgunun üzerine oturmuştur. İnşaat mühendisliğinde tam bir
reform olan ve bugün kullanılan metotlara benzeyen, bina
ağırlığının sağlam zemine aktarılmasını esas alan bu çalışmalar
Hitİtli ustaların bilgi ve becerilerine bir örnek olarak
karşımıza çıkmaktadır. Şapinuva yapılarının inşaatında dolgu
çokça kullanılmıştır. Monumental binaları teraziye almak, eski
bina enkazlarını kapatmak, taç noktaları yaratmak için bazen
metreleri bulan, kil, kil+taş, kil+blokaj, kil+tarım topraği+
iri dere çakılı gibi malzemeler dolguda basan ile
kullanılmışlardır.' C' Binası kapı girişinde topluca bulunan
mızrak uçlarından biri. Üzerinde çivi yazısı ile 'Büyük Kral'
yazmaktadır.'A' binası yalnız Şapinuva için değil Anadolu
ölçeğinde anıt bir binadır. Kendine özgü simetrik bir plana
sahiptir. En az bodrum katı dışında iki kata sahip olduğu
anlaşılmaktadır. Hitit çağma ait en zengin tablet arşivlerinden
biri bu yapıda karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Çevresi bir
koruma duvarı ile çevrili ve bu duvar üzerinde yer alan
kuleleri, sandık tipi sur duvar gövdesi Boğazköy surları
ile hemen hemen aynı ölçülere sahiptir. Bu yapının 150 m. kadar
doğusunda 'B' binası adı verilen bir diğer monumental yapı açığa
çıkarılmıştır. Bu yapıda kiklopiyen temellerin üzerinde
her 1.20 m. de bir dikme izleri ve 1.5 m. yüksekliğinde kerpiç
duvarlar izlenmektedir. Bu bina 1250 m2 oturum alanına sahip tek
katlı, kare planlı iç bölme duvarları fazla olmayan depo
görünümünde bir yapıdır. Bu binanın dikkati çeken özelliklerden
biri kapı girişinde karşımıza çıkan, titizlikle döşenmiş çakıl
kaplı bir giriş holüdür, buraya açılan başka bir çift kapı ile
yük arabalarını tatlı bir rampadan içeri kadar sokarak bu zarif
görünüşlü döşemenin üstüne aldıkları anlaşılmaktadır. Bina
içinde tahıl ve sıvı . koymak maksadıyla yerleştirilmiş ellinin
üzerinde büyük Ölçekli pıthoslann yanında kumaş ve maden
koymakta kullanıldığını
düşündüğümüz magazinler de bulunmaktadır. Binanın kapı girişinde
solda, giriş holüne bakan bir odada duvar dibinde^belli ki
duvardaki bir raftan dökülen ve kuvvetle yanmış tabletler
bulunmuştur. |
|
|
Yüzük/Ring gold
|
Yukarıda anlattığımız her iki yapının
bulunduğu düzlük oldukça geniştir. Biz bu düzlüğü şehrin üst
terası olarak yorumluyoruz. Anıtsal bir
çok binanın şehir akropolü olarak değerlendirebileceğimiz bu
teras üzerinde olduğunu düşünüyoruz.Bu maksatla yapılan
araştırmalar bizi üçüncü ve dördüncü binalara götürmüştür. Daha
güneyde teras kenarında
yer alan bu binalar 'C ve 'D' binalarıdır. Her iki yapının da
dini maksatla inşa edildikleri anlaşılmaktadır.'C binası
arazi düzenlemek maksadı ile iş makinelerince ağır bir şekilde
tahrip edilmiştir. |
|
|
Avluda bulunan iki adet sunak, binanın
içine doğru uzanan sonradan kapatılan bir kanal,
içinde bir tören salonu ve bu salonda bir sunak ve yanındaki bir
adytonu ile dini yapı olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır, Bu
binada kapı yanında topluca bulunan mızrak ve baltalar üzerinde
çivi yazısı ile yazılmış "Büyük Kral" ifadesi binanın krali bir
komplekse bağlılığını akla getirmektedir. Ayrıca burada,
adytonda bulunan bir mühür kalıbı üzerinde hiyeroglif yazılı
"Büyük Kral Tuthaliya ve Taduhepa" isimleri bîr krali kompleksin
varlığını göstermekte ve burada yaşayan kralın, krali çiftin
ismini bize vermektedir. Ayrıca yine bu adytonda
bulunan, arka tarafından şualar çıkan taş balta Hitit dünyasının
yalnızca kabartmalardan tanıdığı fevkalade nadide bir eserdir.'C
binasının hemen yakınında bulunan diğer bir bina ise'D' binası
olarak adlandırılmıştır. Dini bir yapıdır. Girişte karşılıklı
iki ortostattan soldaki Tanrı
Teşup'a aittir. Tanrı silahlarını kuşanmış ve sol eliyle bir
mızrağa dayanmış olarak yapıya gelenleri karşılamaktadır.
Giriş holünde bulunan bir arınma havuzu ve adytonda bir seki
üzerinde bulunan son derece ünik sunuları ile burası da Hitit
sanat ve tarihini tam-mamızca yardımcı olmaktadır. Bu yapı,
üzerlerinde çivi yazısı ile yazılmış "Büyük Kral" yazısı bulunan
bronz baltalar ve mızrak uçları, bir bronz zırh ve bir bronz
miğfer buluntuları ve bir odanın duvarlarının birleşme yerine
vurulan kraliyet mühür baskılan ile son derece ilginç bilgilere
ulaşmamızı sağlamıştır. Burada balta ve mızrak uçlarında bulunan
Büyük Kral yazısı burasının da krali bir kompleks içinde yer
alan dini bir yapı olduğunu bize anlatmaktadır.Bu monumental
yapıların da içinde yer aldığı bölgeyi çeviren sur duvarlarının,
açığa çıkarılan 75 m.lik bir bölümü de tespit edilmiş ve D
binası gibi, çatı ile koruma altına alınmıştır.Ancak, küçük bir
kısmı araştırılan bu büyük terasın dışında da şehir derin
sel yarıklanyla bölünmüş halde yayılmaktadır. Ana terasın
kuzeyinde böyle derin sel yarığının karşı tarafında ve kuzeyinde
keşfedilen Ağılönü mevkiinde yapılan kazılar da son derece
önemli buluntular vermiştir. Burada, öncelikle bir sokak
ve bu sokak üzerinde dükkanlar/ işlikler gün yüzüne çıkarılmış
ve koruma altına alınmıştır. Ayrıca, bu bölgede halen devam eden
kazı çalışmaları ile dinsel/ törensel bir alan olduğu düşünülen
anıtsal görünüşlü, büyük bir taş döşem açığa
çıkarılmaktadır.Ortaköy-Şapinuva kazılarında mimari kalıntıların
yanı sıra metal, seramik, taş vb. gibi önemli ve bir çoğu nadide
küçük buluntular ele geçmiştir. Ayrıca çivi yazılı
tablet ve tablet parçalan da açığa çıkarılmıştır. Şu ana kadar
ele geçen tabletlerin büyük bir kısmı Orta Hitit dönemine (M.Ö.14.
y.y.) tarihlenmiştir .Şapinuva Hitit Şehrinin Büyük Kral II.
Mursili tarafından da kullanıldığını Boğazköy metinlerinden
bilmekteyiz. Ortaköy-Şapinuva'da bulunan II. Mursilİ'nin
prensine ait bir mühür baskısı bunu desteklemektedir. Bu da 9
km2 alana yayılan Şapinuva Hİtit Şehri'nin sadece Orta Hitit
döneminde değil, uzun bir zaman iskan edildiğini
göstermektedir.Bugün için bu çivi yazılı Ortaköy Arşivi,
Anadolu'nun Hitit çağma ait keşfedilen, Boğazköy'den sonra
ikinci büyük arşividir. Ele geçen 4 bine yakın tablet ve tablet
parçaları çeşitli dillerde yazılmış ve çeşitli konulan
içermektedir.
Bu arşivlerde ele geçen tabletler ve tablet parçalan Hititçe,
Hurrice, Hattİce, Akatça gibi çeşitli dillerde
yazılmıştır. İdari, dini, fal gibi çeşitli konulardaki
tabletler, bir kraliyet arşivi ile karşı karşıya olduğumuzu
göstermektedir. Hitit Büyük Kralının burada oturması ve devleti
buradan idare etmesi, ele geçen bu devlet arşivlerindeki
belgelerle çok Önemli bilgilere ulaşmamız şansını bize
kazandırmıştır. Şapinuva kazıları Hitit tarih ve coğrafyasını
tanımamıza yardımcı olduğu gibi, üçte biri Hurri-ce olan arşivi
ile Eski Anadolu tarihini tanımamıza
yardımcı olmaktadır. Bu ölçüde büyük bir şehirde 10 yılı aşkın
kazı çalışmaları son derece azdır. Yapılar anıtsal olup
gerek ana binaları gerekse hizmet binaları, avluları koruma
duvarları ile çok geniş alanları kaplamaktadır.Ortaköy kazısını
yönetenler buradan elde edilen bilgiler yanında, aynı
zamanda bu şehri bir kültür mirası olarak koruma altına almaya
çalışmaktadırlar. Bir çok bina hafif çelik konstrüksiyon altma
alınarak korunmaktadır.Ortaköy-Şapİnuva'nın
değerlerinin birer turizm altyapısı oluşturulmak üzere
hazırlanmasını esas alan bir proje hazırlanmış olup, bu projenin
hayata geçirilmesi maksadı ile kaynak yaratılmaya
çalışılmaktadır.Gezinti alanlarının düzenlenmesi, koruma,
iyileştirme ve restorasyon yanında sunum ile ilgili tedbirler,
bilgi köşeleri, rekreatif maksatlı düzenlemeler yapılacak
işlerin bazılarıdır |
|
|
Ortaköy bütünüyle ele aldığımızda
kirlenmemiş doğası, doğal güzellikleri, endemik bitki örtüsü ile
son derece ilginçtir. Bütün bu değerler bir araya getirilerek
hazırlanan turizm altyapı projesi mutlaka hayata
geçirilmeli ve Ortaköy mutlaka bir yerel müzeye sahip
olmalıdır.Bu şehirde yapılacak kazılar çok
uzun yıllar sürecektir. Çalışmalar sonucunda Anadolu'nun
tarihinin tanınmasında çok önemli bilgilere ulaşacağımız bir
gerçektir. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, bugün
Şapinuva kentinde elde ettiğimiz arşiv belgeleri son derece
azdır. Hitit çağında yazılı kaynaklar sadece kamu
yapılarında karşımıza çıkmaktadır. |
Taş ve altın kolye /Necklace-Stone
and gold |
|
|
Bulunacak saraylar,
tapmaklar, askeri binalar vb. gibi değişik fonksiyonlara sahip
yapılardan binlerce farklı konulan işleyen yazılı belgeye
ulaşmamız mümkün olacaktır.Burada çalışmalar
tamamen tarım toprakları kamulaştınlarak yapılabilmektedir.Bu
ise zaten kıt topraklara sahip halkın bu topraklan kaybetmesi
demektir. Bu dikkate alınarak bu güne kadar mümkün olduğunca
ihtiyaç duyulan kadar kamulaştırma yapma politikası
uygulanmıştır. İleride de
bu politika dikkate alınmalı, ayrıca bölgede eski eser
kaçakçılığının başlıca nedeni olan fakirliğin, bilgisizliğin
ortadan kaldırılması maksadı ile bir turizm alt yapısı
oluşturulmalıdır. Ayrıca, burada son derece geniş bir araştırma
merkezi oluşturulmalıdır. Şapinuva kazıları yalnızca bir Ören
yerinde yapılan araştırmalar değildir. Hitit ve Hurri tarihinin
kesiştiği görülen bu bölgede yürütülecek çalışmalar uzun vadede
planlanmalı ve kazı ekibinin sadece kendi
yarattıklan İmkanlarla kurdukları bir kazı evi yerine sağlam
altyapısı bulunan bir araştırma merkezini acilen kurma yoluna
gidilmelidir.
Resimler ve bilgiler Ortaköy -Şapinuva
Arkeoloji Araştırmaları broşürü ile İdol dergisi 2006 Yılı 28.
sayısından alıntıdır.
Prof.Dr.Aygül SÜEL-Dr.Mustafa SÜEL |
|
|